Girişimcileri ve İş Hayatını Bekleyen Dijital Tehlike!

Dijitalleşme iş dünyasını derinden etkileyen çok kritik bir kavram haline gelmeye başladı. Bunun nedeni işleri daha hızlı, daha pratik ve daha verimli hale getirmesidir. Kimileri bu durumun henüz tam olarak farkına varmış değil. Günümüzde dijitalleşme istisnasız her işletmede az çok gerçekleşmiş durumda. Nedir bu dijitalleşme diyecek olursak, analog bilgilerin dijital ortama geçirilmesi diyebiliriz.

İşletmelerin çoğu en azından müşteri takip listelerini dijital ortamda yapıyor. Mesela en basit ifadeyle, müşterilerine mesajlarını bir program sayesinde bir tıkla ulaştırıyorlar. Pandemiyle birlikte eveden çalışanları takipten toplantılara, müşterilerle iletişimden siparişleri almaya kadar onlarca iş dijital platformlardan yapılmaya başladı. İlk şaşkınlığın ardından evden çalışmaların daha verimli ve kârlı olduğunu görmeye başlayan işletmeler kalıcı olarak yeni normale adaptasyon çalışmaları yapmaya yapıyor. Global Workplace Analitics araştırmasına göre evden çalışan sayısı % 173 arttı. Yine aynı araştırmaya göre evden çalışan kurumlar, yılda 11 bin$ kar edecekler. Bu veriler, tüm dünya ekonomilerin sıkıntı yaşadığı şu ortamda hiçte küçümsenmeyecek nitelikte görünüyor.

Dijitalleşme işleri hızlandırırken verimliliği arttırıyor!

Dijital platformaların zamanımızı verimli kullanmamıza yardımcı olduğu görünüyor. Google takvim üzerinden işlerimizi planlayıp istediğimiz yerden ulaşabiliyoruz. Telefonumuza gerekli hatırlatmaları kaydederek, telefonu adeta sekreter gibi kullanıyoruz. Hatta sosyal medyadaki bir aylık gönderilerimizi bazı programlarla planlanlıyor ve yaptığımız ayarla her gün istediğimiz zaman gönderebiliyoruz.

Nerede olursak olalım işlerimizi ve iş yerimizi takip edebiliyoruz. Nakliyelerimizin her an nerede olduğunu takip edebiliyoruz. Çalışanlarımızı ve onların verimliliğini kontrol edebiliyoruz. Karımızı, ciromuzu, satışlarımızı hatta müşterimizin aylık- yıllık aldığı ürün adedinden kazandırdığı paralara kadar her şeyi görebiliyoruz. Böylece en karlı müşterimizi, en çok kazandıran müşteri veya ürünümüzü günlük, aylık ve yıllık şekilde görerek uygulayacağımız stratejileri belirleyebiliyoruz. Yani dijital dünyanın nimetlerinden faydalananlar büyük kolaylık ve avantajlar sağlıyor.

Dijitalleşme rüzgarını arkasına almayan treni kaçıracak

Üzülerek görüyorum ki bu büyük avantajların farkında olmayan azımsanamayacak ölçüde iş hayatı kesimi var. Halen pandeminin bitmesini ve eskiye dönüşü bekliyorlar. Halbuki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Pandemi aşı sayesinde azalsa bile etkisi bir iki yıl daha devam edecektir. Çünkü aşının bütün dünyaya ulaşması zaman alacaktır. Uyandığımızda ise birçok kişinin treni kaçırdığını göreceğiz.

Ne demek istiyorum?

Matbaanın gelmesinde “gavur icadı” yaygarasıyla yaptığımız ahesterevlik, televizyon teknolojisinde “şeytan işi” diyerek yaptığımız hatalı bekleyiş ve internet geldiğinde ahlakımız bozulacak korkusuyla yaptığımız yanlışların bedellerini ödediğimiz gibi dijitalleşmede de geri kalarak yeni bedeller ödeyeceğimiz endişesi yaşıyorum. Önleyemeyeceğimiz konulara entegre yollarını arayacağımıza asimile korkusuyla uzak duruyoruz. Önümüze gelen veya getirilen Covid-19 salgını için, komplo teorileriyle harcadığımız zaman ve enerjiyi, bu kaosu nasıl fırsata çevirebilirize harcamalıyız. Bunun farkında olan bazı firmalarımız elbette var. Ben bunun halen sonuçlarını ve dijital dünyaya geçiş için düğmeye basıldığını fark etmeyen büyük kesim için söylüyorum.

Robotik yapay zekayı kapsayan bu tehlikeyle nasıl baş edeceğiz?

Aslında farklı kesimlerden birçok insan bu konulara kendi açılarından parmak basıyor. Hatta bazıları avazı çıktığı kadarıyla haykırıyor. Mesela, Murat Ülker 6-7 Kasım’da yapılan EWMS-Online Dünya Dijital Pazarlama zirvesine katıldı. Orada yaptığı konuşmada “2027 yılına kadar mevcut şirketlerin % 75’i yok olabilir” diyerek bu konuya en can alıcı şekilde değindi. Farkında mısınız? Mevcut firmaların % 75’i diyor. Bu her dört firmadan üçü kapanabilir demektir. Ne büyük bir rakam değil mi? Kaynaklarımızın büyük bir kısmı yok olacak. Hemde önümüzdeki beş yıl içinde. Zaten bir süredir yapılan değerlendirmelere göre son yirmi yıldaki teknolojik gelişmeler önümüzdeki beş sene içinde gerçekleşecek. Hayatımızın her alanına makineler giriyor, girecek ve bunu önleyemeyeceğiz.

Bir yandan insanların hayatı kolaylaşırken diğer yandan bugün insanların yaptığı işlerin hemen hepsi robotlara, yapay zekaya yani dijital makinelere devredilecek. Bu gemiyi kaçırmamak için uyanık olmalıyız. Artık rüzgara karşı yürümeyi bırakmalıyız. Akıntıya kürek çekmekle bir yere varamayacağımızı görmeliyiz.

Güç sermayeden bilgiye geçecek!

Bilgi çağına giriş yapıyoruz. Sermaye güç olmaktan çıkacak ve bilgi güç haline gelecek. Bilgiye hakim olanlar kazanlardan olurken, kapitalizm kaybedecek. Yapay zeka, bilgiyi başta otomasyonda olmak üzere hızlı kullanmak demektir. Tabletler, bilgisayarlar, cep telefonları bilgi teknolojisiyle hayatımızı kolaylaştırıyor. Sosyal medya sayesinde bilgiye ulaşmak kolaylaştı. Artık önemli olan doğru bilgiye ulaşmak. Bunu başarmak için bilinçli olmalı ve akılcı davranabilmeliyiz. Doğru bilgi kaynaklarını da bilmemiz gerekiyor. Ulaşmak zaten kolay. Dünyanın en ücra köşesindeki bilgi bile anında herkesin elinde oluyor. İşte bu büyük kolaylığı avantaja çevirenler, gerçek ve doğru bilgiye ulaşanlar, hep birkaç adım önde olacaklar. Böylece tehlike dediğimiz konuyu lehimize çevirerek ayakta kalmayı başarmak zorundayız. Aksini düşünmek bile istemiyorum.

Peki siz dijital tehlikeyi lehinize çevirmek için neler yapıyorsunuz?

Eğer farkındaysak, hiçbir zaman geç kalmış sayılmayız. Zararın neresinden dönersek kardır. Yeterki iş işten geçmeden uyanık davranıp harekete geçebilelim. Bu kez atı alan Üsküdar’ı geçmeden yola koyulalım. İşlerimizi dijital dünyanın nimetlerinden faydalanarak büyütelim. Hiç olmazsa işletmemizi  yok olmaktan kurtaralım.

Başlamak bitirmenin yarısıdır. Öyle değil mi? Yarın geç olacak. Bugün kolları sıvayıp hemen başlayalım. Çünkü ertelenen yarınlar hiç bitmeyecek ama üç beş yıl göz açıp kapayana kadar geçecek. İşte o zaman ağlayanlardan mı olacağız, yüzü gülenlerden mi? Bütün mesele bu!

MEHMET ÇETİNBAŞ / Yönetici Koçu ve İşletme Danışmanı
MEHMET ÇETİNBAŞ / Yönetici Koçu ve İşletme Danışmanı

Kontrol Ediliyor

BİR MAHALLENİN GELECEĞİNİ BELİRLEMEK

Bahçeşehir İstanbul’un dinamik semtlerinden biri. Mahalleler yaklaşan muhtarlık seçimleriyle yerel demokrasinin nabzını sürdürüyor. Bu seçim …